Kerim...
- ozturkebru18
- 14 Eyl 2022
- 1 dakikada okunur
O'nu yıllardır hep aynı tazelikte, aynı açıda, aynı saçlarıyla ilk ve tek görüşümdeki canlılığıyla hatırlıyorum. Elinde Tehlikeli Oyunları'yla karşımda oturuşunu, aynı masada oturmak zorunda kalışımızı, o an aynı kitabı okuduğumuzu fark etmemizi, o mükemmel tesadüfün yüzümüzde yarattığı gülümsemenin içtenliğini, bir süre kendi dünyamızda kitabı okurken sonrasında dayanamayıp birbirimizle ettiğimiz sohbeti, sonra bana hüzünlü hikayeni anlatışını, bir daha seni hiç göremeyeceğimi bile bilmeden bir yanımın orada seninle saatlerce oturmak istemesini, bir yanımın ise hava karardığı için eve gitmek zorunda kalışını, zamanı geri almak istediğim tek zaman diliminin bu hayatta 14 eylül 2005 tarihi olmasını, anneni, içimde yıllardır asla bitmeyen bir merak duygusu bıraktığını, o gün adını bile söylemeden saatlerce bana bir çok şey anlatmanı, yaşamaya aşık gibi görünen beden diline rağmen meğer hasta olduğunu bilen, ama örtmeye çalışan, ara ara derinleşen gözlerini, seninle moda çay bahçesini, ayaklarımı uzattığım o demirleri, Kadıköy'ün o gün ki havasını, kitaplarımızı takas yapmış olmamızı, o an ki tanışıklığımızı dünyadan kopuş molası, keyif anları diye adlandırmanı, teşekkür etmeden duramayışını, keşke sarılsaymışız diye geçirdiğim içleri, ölüm haberinle gelen o çiçeği, bir kaç ay sonra annenin de yanına gelişini, bu dünyada artık olmayışını, nefes almadığını, gerçekliğini, o güzel adamın ölmüş olduğuna inanamayışımı, bu içimdeki çaresizliği, hiç tanımadığım birine bitmeyen bir özlem duyan halimi, yarım kalışını...
bilmiyorum ki nereye sığdırsam... başka bir evrende yine karşılaşırız belki, kim bilir. Ebruli...

Yorumlar